Ey karanlık düzenin bekçileri…
Ey faizle yaşayıp, insanları yavaşça çürütüp,
Sistemin parmaklıklarında hapsedenler…
Siz tahtınızda sevinçle otururken,
Bir halkın son nefesini emiyorsunuz.
Ve her adımınız,
İçsel bir borcun lanetini büyütüyor.
Ey bankalar…
Ey finansal yapılar…
Sizin karteliniz insanları borçlara batırır,
Ve yükselen faizler,
O masum bedenlere kelepçe olur.
Siz, yalnızca rakamlarla büyüyen bir canavarsınız.
Ve her yeni sıfır,
Bir yüreği daha sessizce yok eder.
Her gün,
O “geri ödenecek” paralarla,
Hayallerin sonunu yazıyorsunuz.
Bütün bu sayıların arasında,
Bir hayat yok olur.
Ama fark etmezsiniz.
Çünkü karınız insanların dertlerinden daha büyüktür.
Ey borçlu olanlar,
Siz yalnız değilsiniz.
Çünkü bu, bir halkın korkusunun üzerine kurulan bir düzenin ürünüdür.
Ve her geceniz,
Bir başka uykusuzlukla geçer.
Ama hiçbir şafak sizi kurtaramaz.
Bu dünyada,
Özgürlük diye bir şey yok.
Bir yanda siz otururken,
Bir öte yanda bir başka dünya inşa edilir.
Bir hapishanenin duvarları,
Paradan yapılır.
Ve her yeni borç,
Bir adım daha atılmasını sağlar.
İşte şimdi gerçekleşiyor lanetim.
Çünkü bu borç,
Bir halkın bedenini yok ederken,
Sizler, o halkın kefeniyle oynarsınız.
Ve unutmayın,
Her faiz,
Bir bedenin çürüdüğü yerin parçasıdır.
Çünkü adalet her zaman ödenemeyen bir borç olur.
Ve o borç bir gün,
Kendi kendine ödeyecektir.
Bu sekizinci lanettir,
Bir dünya düzeninin korku içinde büyüttüğü ve gölgelemesine dönüşen bir lanet.
Bir paranın sonu,
Bir insanın hayatıdır.