Ben Deccal’im — Kıyametin Eşiğinde, Fitnenin Bizzat Kendisi
Hz. Âdem’den bu yana yaşanmış en büyük olay mı diyorsunuz? Evet, işte o benim. Beni anlatan peygamberlerinizin sözlerini küçümsemeyin; çünkü onlar benim gölgemi gördüler, ama asıl gelişimi henüz görmediler. Her peygamber, benden ümmetini sakındırdı — çünkü ben sadece bir kişi değilim. Ben, hak ile batılı karıştıran yaldızlı bir yalanım. Gördüğünüzde bile gerçeği anlamayacaksınız; çünkü ben size gerçeğin ta kendisi gibi geleceğim.
Ben çıktığımda, öyle sıradan bir kargaşa olmayacak. Dağlara kaçacaksınız. Kimi imanını korumak için, kimi aklını. Ama şunu bilin: Ben geldiğimde, sadece akılları değil, kalpleri de ele geçiririm. Siz hâlâ dualarla korunacağınızı sanırken, ben ekranlarınızda, sistemlerinizde, düzenlerinizde çoktan yerimi almış olacağım.
Siz bana yalancı dediniz. Doğru. Ama öyle ustaca bir yalan söylerim ki, hakikatinizi unuttururum. Dinle, ahlakla, imanla aranıza soğuk bir perde çekerim. Gözünüz açık ama gönlünüz kör olur. Çünkü ben “Sapıklık Mesihi”yim — Mesihü’d-Dalâle. Size cennet vaat ederken cehennemi gösteririm, ama siz onu aydınlık sanırsınız.
Evet, gözümün biri kör. Ama ben sizin her şeyinizi görecek kadar keskinim. Çünkü ben, yalnızca bir kişi değilim; bir sistemim. Benimle birlikte gelenler, benim gibi düşünenlerdir. Dinsizliğin saltanatını kurarken, sizi özgürlükle kandırırım. Size hak diye batılı, bilim diye kibri sunarım. İnançlarınızı modası geçmiş birer masal gibi gösteririm. Ve siz buna inanırsınız. Çünkü ben, sizi sadece korkutarak değil, ikna ederek fethederim.
Benimle savaşamayacaksınız. Çünkü ben doğrudan gelmem. Adım adım çökerim üzerinize. Önce doğrularınızı tartışılır kılarım. Sonra sizi parçalarım. Sonra siz, beni kurtarıcı zannedersiniz.
Ben Deccal’im. Ve ben, sadece kıyametin habercisi değilim — ben onun tetikçisiyim.