Sana çok yakınken, bir o kadar uzak olabilmek nasıl bir şeydi?
Her gülüşümüzü, her adımımızı, her başarımızı,
Bir kenardan izleyip sadece susmak,
Ve bazen, sadece bazen — gözlerini başka yerlere çevirmek…
Bunu anlamak zor.
Anlatmak, daha da zor.
Bir zamanlar, senin “güzel oğlum” demeni bekledim.
Bir başımı okşamanı, bana bir aferin demeni…
Ama yoktu.
Hiçbir şey yoktu.
Bir boşluk vardı sadece, seni her yakından izlediğimde büyüyen bir boşluk.
Sevmedin…
Ama neden?
Neden?
Bize çok uzak kaldın, ama asla kaybolmadın.
Bizi hep uzaktan izledin, sanki bir yabancı gibi.
Bir çocuğun kalbinde, en çok ihtiyaç duyduğu şey ne?
Sevgi, sıcaklık, güven.
Ama sen bize hep bir yabancıydın.
Bir baba olman yetmedi,
Bir baba gibi hissetmedik seni.
Bizi neden sevmedin baba?
İçindeki eksiklik, gözlerimizde neden hep bir boşluk yarattı?
Bizi sevmedin, ama ben seni her hâlükârda seviyorum.
Bir sevgiyle, belki de sana hiç ulaşamayan bir sevgiyle…
Ama bu cevap değil.
Bu sadece bir soru.
Bizi neden sevmedin baba?