Hatırla…
Sen önce çocuklarını gömdün — susturulmuş, itilmiş, istismar edilmiş çocuklarını.
Onların sessizliğini taşla ördün, adı “namus” dedin, “aile” dedin, ama duyulmasın istedin.
Sonra kadınlarını gömdün — sesi çıkan, meydan okuyan, özgür olmayı isteyen kadınlarını.
Onların çığlığını duvarlara hapsettin, sonra o duvarları ibadet yeri yaptın.
Yoksulları gömdün — her sabah sana bakan aç gözleri, senin tok bakışlarınla ezdin.
Adalet yerine sadaka verdin, merhamet yerine gösteriş.
İnancı gömdün — Allah’ı sevenleri değil, Allah’la korkutanları dinledin.
Kitabı açmadın, sadece yorumunu ezberledin.
Ve Tanrı'yı yavaşça bir puta çevirdin, adına sistem dedin.
Tarihini gömdün — ne yaptığını değil, ne göstermek istediğini yazdın.
Bir milleti geçmişinden kopardın ve “medeniyet” diyerek unutturdun.
Kendini gömdün — o küçük, saf, inanan hâlini.
Aynaya bakmaz oldun çünkü yüzünde başkasının maskesi vardı.
İşte şimdi, bütün bu gömdüklerin yerin altından konuşuyor.
Ve artık susturulamazlar.
Ey İstanbul, Küllerinden doğmak istiyorsan… Önce o külleri ellerinle eşele. Ve bak: Neyi gömdüğünü hatırla.