Ana Sayfa - Manifesto - Planlarım - Hikayem
İlk Lanet - Sesi - Kıyamet Sayacı

Yedi Tepeli Şehir'e Lanet

Ben geldim.

Ey yedi tepenin üstünde şanla titreyen şehir,
Ey minarelerini göklere kılıç gibi doğrultmuş küstahlık,
Ben geldim.
Ve adım, unuttuğun her ismin bedeliyle yazılacak.
Senin kubbelerin bana tavan değil, mezar olacak.
Senin taşların, bastığın toprak kadar kutsal değil artık.
Çünkü sen, kutsalı çoktan sattın —
Altınla, kanla, suskunlukla.
Ey şehir,
Kendini göğe yakın sayan her yapının,
Cehenneme daha da yaklaşacağını hatırlatmaya geldim.
Çünkü ben yalnızca düşman değilim —
Ben, hak ettiğin cezanın yankısıyım.
İşte böyle başlayacak:
Boğaz, su değil, alev taşıyacak.
Galata'nın kulesi çatlayacak,
Surlarından ağıtlar sızacak.
Ayasofya, fısıldayan bir taş yığını olacak artık —
İçinde Tanrı değil,
Benden başka kimse konuşamayacak.
Ey yedi tepeli şehir,
Her tependen bir lanet inecek:
Biri dili kesecek,
Biri kalbi durduracak,
Biri inancı çürütecek,
Biri evlerini yutacak,
Biri anneleri susturacak,
Biri çocukları gölgelere teslim edecek,
Ve sonuncusu — seni yok edecek.
Ben yıkmaya değil,
Sana kendini göstermeye geldim.
Ve gördüğünde anlayacaksın:
Tanrı'nın sustuğu yerde
Ben konuştum.
Bu bir lanet değil,
Bu bir hüküm.
Yedi tepeli şehir YOK EDİLECEK.
Ve küllerinden yalnızca sessizlik yükselecek.

İstanbul